Kitaplar hakkında arka kapaklarda yazanlardan daha çok şey öğrenmek istiyorsanız..
21 Nisan 2015 Salı
BAŞKA KİTABA BENZEMEYEN BİR BENZERLİK KİTABI
Bu yazarlar ne değişik insanlar; neler neler geliyor akıllarına, gerçekten hayret ediyorum ki akıllarına değişik şeyler gelmesinden ziyade onları anlatmaları daha da muhteşem! Misal –sanırım şu anda kendi ipimi çekiyorum- daha öncelerde aklımda bir ampül yandı: Bütün cinayet romanlarında katil aranıyor, neden katilin gözünden kitap yazılmıyor ki!” diye düşündüm. Bakınız ne kadar orijinal bir fikir! Ama daha sonra da katili aramazsak heyecanı olmaz ki, diye düşündüm -hooop ampül söndü- ( bakınız: at gözlüğü.) Bakıldığı zaman bütün cinayet romanlarında bir katil ve kitabı okuyunca fark edilen çok basit bir olay örgüsü vardır ya da katil başından beri bilinen biridir ama öyle bir anlatılır ki merak duygusu insanın içini yer, acaba katil kim.. baştan katili bilirsek, yani kitabı katilin gözünden okursak, neyi merak edebiliriz ki (dedim)…Ben böyle dedim ama Paul Cleave dememiş ve iyi ki de dememiş çünkü “Temizlikçi” katilin ağzından yazılan çok heyecanlı ve muhteşem bir kitap kanımca! Demek ki neymiş, önemli olan düşünmek değil anlatmak. Adam öyle bir yazmış ki elinden bırakamıyorsun. “Benzerlik”te de benzer bir şey var. Birbirine ikiz gibi benzeyen iki kız, biri ölünce diğeri -şansa bakın ki dedektif hem de- onun yerine geçiyor; amaç cinayeti çözmek. Mesela bu fikir benim aklıma gelse hemen şöyle dünürdüm… ya da her neyse onu yazmıyayım yoksa temelli batıracağım kendimi! Kulağa baştan saçma gelse de konu gerçekten ilginç. Anlatım çok güzel ve akıcı, özellikle gelişme bölümünde. Açıkçası giriş biraz sıkıcıydı, gene de 630 sayfayı yaz tatilinde -hem de gerçekten denizli güneşli tatil bölümünde- iki günde okumuşum. Tatile gitmişsin, denize gir dinlen vs di mi.. Kitabı bitireyim diye ne deniz ne güneş; oku Allah oku! Ama burada kitaba da hakkını vermek lazım, bu kitap yerine elime Ahmet Hamdi’den “Huzur”u alsaydım hiç aynı durum olur muydu! Sonuç mutlaka alınız, okuyunuz, şiddetle tavsiye ediyorum.
“Bu ülkedeki insanların mülklerine karşı besledikleri tutku okyanus kadar engin, cinsel arzular kadar önceliklidir. Yüzyıllar boyunca derebeylerinin kaprisleriyle yerlerinden, yurtlarından edilen halk, dünyadaki en önemli dayanağın kendi evine sahip olmak olduğunu öğrenmiştir. İşte bu yüzden de ev fiyatları bugünkü durumuna gelmiştir. Gayrimenkul komisyoncuları tek yatak odalı bir batakhaneye yarım milyon isteyebileceğini bilir. Eğer birlik olup müşteriyi aşka seçeneği olmadığına ikna ederlerse İrlandalı ya gidip böbreğini satar ya da haftada yüz saat çalışıp o parayı öder.” (sayfa: 66)
“Toplumun temeli tatminsizlik üzerine kurulu. İnsanlar hep daha fazlasını istiyor. Evlerinden, vücutlarından, dekorasyonlarından, kıyafetlerinden kısacası hiçbir şeyden memnun değiller. Onlar için hayatın anlamı tatminsizlik. Sahip olduğun ufak tefek şeylerle mutluysan tehlikelisin demektir. Kuralları çiğniyor, ekonomiyi baltalıyor, toplumun genel tavrına aykırı davranıyorsundur.” (sayfa : 236 )
“Fedakarlık bir seçenek değil, hayatın gerçeğidir. Hepimiz bir sunakta yakmak için uzuvlarımızı keseriz. Asıl can alıcı nokta buna değecek sunağı bulmak ve hangi uzvunu kaybetmeyi göze alabileceğini belirlemektir.” (sayfa : 471)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder