8 Kasım 2021 Pazartesi

KENDİ İMKANLARIYLA GEZEMEYENLER İÇİN DEV HİZMET: "İNSAN VÜCUDUNA SEYAHAT"

Baktım ki ekonomi, pandemi, iş güç derken bir yere gidebileceğimiz yok bari “insan vücuduna seyahat”i alayım da kitap bile olsa azıcık gezineyim dedim, şeklinde iğrenç fakat tam benlik bir şakayla açılışı yapıyorum. “İnsan Vücuduna SeyahatDomingo yayınlarının kitabı, bu yayınevinin bu tür kitaplarını çok seviyorum ve kitap da bilimle dolu, kıt aklımı zorlayacak, yok artık dedirtecek, sonra burada yazarken de “okudum ama anlamadım, kendiniz okuyun en iyisi” diye yorumlayabileceğim bir kitaba benziyor. Mükemmel, dedim, tam benim ilgi alanım! Bir heves okumaya başladım ve hem anladım hem de çok beğendim! Yani hayat beni yine yeniden yanılttı, “ne dersem tam tersi çıkıyor”culara ön ayak olup ne dese tam tersi çıkarak ters köşe olanların derneğini açmak istiyorum aslında ama işten güçten fırsat yok artı bu durumu yaşayan, sayısı dernek kurmaya yetecek kadar çok insan olduğu halde “hadi” desem ikiden fazla kişi çıkmayacak ve dernek ismine uygun olarak bu dediğimi de ters çıkaracak, eminim. Her neyse bu boş muhabbetleri bırakayım da kitaptan öğrendiğim bilgilerden bahsedeyim biraz. Mesela en şaşırdığım şeylerden biri hatta birincisi böbrek nakli yapılırken eski böbrek alınmıyormuş, yerinde kalıyormuş. O kadar şaşırdım ki! Zaten bu blog sağ olsun, benim cehaletimi her fırsatta yüzüme vuran bir mecra oldu. Hatta hani hiçbir şey beğenmeyen, insanı hep ezikleyen teyzeler vardır ya, benim blog benim için o teyzeler gibi. Sayesinde hep eksiklerimi görüyorum. Buraya yazmasam belki fark etmez hatta boş teneke tıngırtısı gibi “Ben çok okuyorum, çok biliyorum,” falan derdim. Daha doğrusu bu lafı pek beğendiğim için (boş teneke çok tıngırdar) öyle demezdim de millete “Yok yok, o kadar okuyorum ama bilgiler derya gibi, ben hiçbir şey bilmiyorum.” falan deyip içten içe de “Herhalde yani, boş beleş gezmiyoz, bütün gün okuyoz” diye ukalalık ve sevimsizlik – yazarken bile kendime aşırı sinir oldum, şu çokbilmişlerin tripleri de hiç çekilmiyor cidden- yapardım! Ama buraya yazarken görüyorum ki o kadar okuduğum halde bilemediğim şeyler gerçekten çölde kum denizde damla… Her konuda tabi ki bilgi sahibi olunmaz, demek istediğim o değil ama basit şeylerde… Mesela geçen sefer yazmıştım “oblomovluk” gibi, hiç rastlamamışım ya da bu böbrek nakli gibi. Bunlar günlük hayatta karşılaşabilinecek şeyler. Aslanların kükremesi kaç km’den duyulur, bunu bil demiyorum ki kendime! Bunu da biliyorum bu arada –kaynamasın- 8 km! Benim hatam bu sanırım, gereksiz bilgileri çokça depolayıp lazım şeylere yer bırakmıyorum kafamda. Şöyle bir girip gezinmek mümkün olsa kafamın içinde lazım bilgi ara ki bulasın, her yere üst üste dizmişim kutu kutu: örümcek kanı ne renk –saydam- sinekler ayaklarıyla mikropları ne kadarlık bir alana yayabilir -25 km- çekirge ne kadar zıplar –kendi boyunun beş yüz katı vs vs vs.. neyse bu saçma şeylerle sizin de kafanızı bulandırmak istemediğim için böbrek meselesine geri dönüyorum. Böbrek nakli sırasında eski böbreğin alınmadığını okuyunca bilimi rehber edinen araştırmacı bir kişi olduğum için –öte yandan kendini bilmez cehalet de söz konusu tabi- “Yok ya, bu yalan bence, hiç de duymadık, (her bilgiden de haberdar sanırsın) hem olur mu, eskisini almazlarsa yenisini nereye koyacaklar?” ve saire ve saire dedim ve okuldaki organları görünen insan maketini getirdim gözümün önüne… Baktım ki bırak yeni böbrek takmayı, parmak sokacak yer yok. Yarabbim, ne güzel yaratmış, her şey tam yerinde, yerine uygun. Gene de bilimin bir dayanağı da şüphe olduğundan “Ben bunu bir googla’da aratayım.” dedim ve o da ne! Hakikaten de eski böbreği çıkarmıyorlarmış! Yenisini kenara bir yere iliştiriyorlar sanırım, onu da okumuş hatta resimli anlatımı da incelemiştim ama takdir edersiniz ki unuttum. Önemli şeyleri unutup boş şeyleri hatırlama konusunda eşsiz bir hafızaya sahip olduğum muhakkak. Böbrekle ilgili bilgi kadar beni şaşırtan başka bir bölüm olmasa da ayrıntıya girmeden pek çok organdan bahsedilmiş. Konu hakkında bilgi sahibi olanlar okurken sıkılır ama ben en son lisede biyoloji dersinde bu konuları gördüğümden ve o zaman da yeterince dikkatli dinlemediğimden –hoş, dinlesem hatırlayacaktım sanki- okurken çok keyif aldım. En önemlisi anlaşılır bir dille anlatılmış, okurken sürekli “şair burada bize ne anlatmak istemiş?” diye sorgulamıyorsunuz. Biraz kısa geldi kitap bana, bir o kadar daha okunurmuş ama yazar çok ayrıntıya girmeden geçtiği için kitapta biraz sanki başka, daha geniş bir kitap var da bu kitap onun özeti gibi bir hava var. Zaten düşününce de evet, daha geniş, ansiklopedilerce anlatılacak bir konunun kısa özeti aslında. Bu tür kitapları okumayı seven ve konu hakkında yeterli bilgisi olmayan herkesin çok seveceğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder