7 Ocak 2017 Cumartesi

İSTEK KİPİ VE ŞAHSIMA DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ!

Güzel dilimiz Türkçemizin fiil çekimlerinde kullanılan dilek kiplerinin bir tanesi var ki uzun zamandır beni düşündürüyor, hatta düşündürmekle kalmadı bugün bu yazıyı yazmaya sevk etti. Ders esnasında kipler işlenirken haber kipleri çocukları şaşırtmaz; günlük hayatın içinde de sıkça kullandığımız için gelecek zaman, şimdiki zaman, geniş zaman vs hemen öğrenilir. Dilek kiplerine geçtiğimizde gereklilik kipi ve şart kipi de herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmadan öğretilir. Çünkü günlük hayat yapılması “gereken” şeyler ve ancak gerçekleştiğinde istenilene kavuşulacak olan “şartlar”la doldur. Emir kipinin 1. kişi çekimlemesi olmaması çocukları biraz şaşırtsa da, “İnsan kendine emir veremez ki çocuklar, bir deneyin bakın.” denmesi ve iki üç dakikalık bir deneme yapılması çocukların, “Evet, olmuyor!”diyerek durumu kabullenmesine yeterlidir. Ama bir kip var ki! “Çok saçmaymış, anlamsızmış“ gibi yorumlara maruz kalır, yetmezmiş gibi çocuklar doğrusunu yapmakta zorlanır , ancak uzun uğraşlar sonucunda öğrenirler. Bu özelliğiyle de her sınavda kendine bir yer bulur. (bknz: “Bunu sınavda kesin sorarım!” klasik öğretmen cümleleri, no:3 ) Bu kipimiz, istek kipidir. İstek kelimesinin sözlük anlamı TDK’de: “Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk; yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep; belirli bir gereksinimi karşılayacağı düşünülen nesne veya duruma karşı duyulan özlem, arzu. “ şeklinde verilmektedir. Tabii anlamını hepimiz biliyoruz, yazmaktaki amacım bilinmediğini düşünmem değildi. Ömer Seyfettin’in “Üç Nasihat”inde olduğu gibi hatırlatmaktı. Öğrencilerden de su zaman kadar, bu ne demek öğretmenim, diyen çıkmadı. Hepimizin gayet iyi bildiği bir kelimemiz. Çekimlemeye başladığımızda 1.kişi yani “ben”de bir sorun çıkmaz : gideyim, geleyim, yapayım vs. günlük hayatta pek çok istediğimiz olduğu ve bu istekleri de uygun olan her durumda belirttiğimiz için oldukça sık kullanılan bir fiil çekimidir. 2.kişi “sen”e geçtiğimizde ise işler biraz karışır: gidesin, gelesin, yapasın. Pek kullanılan kelimeler olmadığı için çocuklar bir türlü beğenmez; “Gidesin.” deyip kibarca istemek yerine “Git!” (emir) demek cazip gelir. 3.kişi “o”na geçtiğimizde ise; “gide, gele, yapa” kelimeleri alaycı gülüşlerle karşılanır. Çünkü hiç kullanılmayan bu kelimeler çocuklara sadece komik gelmektedir. Bu noktada hep sorarım, “Bu kelimelere bu kadar uzak olmamız, bunları hiç kullanmıyor olmamız neyi gösterir?” diye. Tabii ki doğru cevap çıkmaz genelde. Cevap o kadar bellidir ki oysa! Yaratılmış olan canlılar arasında büyük çoğunluğun fikir birliğine vararak en aşağılık varlık olduğunu kabul ettiği insan, kendisinden başka kimse için bir şey istemez çünkü! Hep ben, ben, ben mantığı vardır ve bence istek kipinin bu sahipsizliği de bunun kanıtıdır. Kendi istekleri bir türlü bitmediği -çünkü biri biterken sürekli yenileri eklendiği için sonsuza uzar bu istekler- için sıra başkalarını düşünmeye, başkaları için bir şey istemeye geldiğindeee… kendimiz için yeni bir istek sırayı bozar ve bu zavallı kip hep birinci kişide takılı kalır! Ben de istedim ki bu güzide fikrimi herkesle paylaşayım; nasılsa bende böyle fark etmenin pek bir şeyi değiştirmediği, sadece insanı biraz daha umutsuzluğa iten ve defalarca edilmesine rağmen bir defa daha insandan nefret ettiren saçma sapan fikir çok! (keşke telefonumdaki gözlerini deviren surat işareti burada da olsaydı! ) Buna rağmen insana sevgimi de defalarca arttıran ve yeni umutlara sevk eden fikir de çok! Bir gün birisi diğerine galip gelecek, bakalım o hangisi olacak; umarım birincisi değildir. Şimdi bu güzel ve karlı havada herkese iyi günler diliyorum! Güzel bir gün geçiresiniz ve karda bol bol eğlenesiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder