7 Aralık 2012 Cuma

BU TEMİZLİKÇİ TAM "TEMİZLİKÇİ"

Bazı kitapların konusu güzeldir, merak ederseniz ya da seversiniz; okursunuz. Bazı kitapların yazarı güzeldir, bilirsiniz, kötü de olsa okursunuz. Alırken de; bazen kapağı güzeldir, yazarı tanımasanız da alırsınız. Bazen indirimde olur, ucuz diye alırsınız... Bu kitaplar bazen güzel çıkar, bazen beş para etmezmiş dersiniz. Temizlikçi’yi hangi nedenle almıştım hatırlamıyorum, yazarı da tanımıyordum ama gerçekten çok iyi bir kitap çıktı. Konusu çok güzel ve çok da özgün.Daha önce katilin gözünden anlatılan bir roman hiç okumamıştım. Bazı kitaplarda katilin konuşturulduğu bölümler vardır ama burada kitabın tamamı katile ait. Birkaç defa aklıma gelmişti aslında, farklı bir yerden bakmak-katilin gözünden- nasıl olur diye ama cinayet romanlarında merak edilen; katilin kim olduğu ve nasıl yakalanacağıdır. Eğer bu olmazsa kitap sıkıcı olur gibi gelmişti ama tam tersi oldu. Çok, çok güzel bir kitap. Yazarın üslubu da o kadar güzel ki… Bu kadar güzel bir anlatım bundan önce sadece “Kanatsız Kuşlar”da çıkmıştı karşıma. Birbirinden çok farklı iki kitap aslında ama anlatımın güzelliği ortak paydaları. Her neyse, katilimiz- yalnız katil olduğu halde ne kadar sahiplenmişim ben bu adamı, hemen iyelik ekini kondurdum- bir polis merkezinde temizlikçidir. Biliyorsunuz adam öldürmek de zaman zaman “temizlemek” diye adlandırılır. Dolayısıyla kitabı temizlikçi adıyla görünce bir de seri katil olduğunu duyunca, burada adı geçen temizliğin öldürmek olduğunu düşündüm. Meğer adam cidden temizlikçiymiş, çok da güzel temizliyor (iki anlamda da). Eğer polisiye kitapları seviyorsanız bu kitabı da mutlaka beğenirsiniz. Yalnız Joe’nun başına bir yerde bir terslik gelmişti, o bölümde biraz sıkıcı oldu ama çok az, onun dışında akıp gidiyor. Zaman zaman gülümsetiyor, o kadar doğru tespitler var ki zaman zaman düşündürüyor. Ne ararsanız var. İnsanı yormayan bir kitap. Nerdeyse kendi kendini okutuyor, akıp gidiyor, siz hiç çaba harcamıyorsunuz. Kitabın sonunda aldığım nota göre benim okumam sadece bir gün sürmüş; cumartesi başlamış, pazar bitirmişim. Bu yüzden şiddetle tavsiye ediyorum, pişman olmazsınız. İyi okumalar.

“Angela yardım için bağırmaya başladı. Ama komşuları onu duymayacaktı. Bunu biliyordum, çünkü gelmeden önce ödevimi yapmıştım. Evi bölgenin en gerisindeydi ve açık araziye bakıyordu. En üst kattaydık ve komşularının hiçbiri evde değildi. Her şey ev ödeviyle ilgiliydi. Hayatta her şeyde başarılı olmak için ev ödevinizi iyi yapmalıydınız. Bu konu ne kadar vurgulansa azdı. (syf: 15)

“Dizi tekrar başladığında daha eğlenceli olan halının desenlerini seyretmeye başladım. Bu kahverengi, simetrik desenler ellili yıllarda modaydı- bu da o zamanlar herkesin deli olduğunu gösteriyordu. (syf: 31)

“Pazartesiler sorun değildi, çünkü insanlar hafta sonunu soruyorlardı. Cumalar da sorun değildi, çünkü o zaman da hafta sonu için ne planladığınızı soruyorlardı, ama aradaki günler gerçekten kötüydü. (syf: 40)

“Taktığı haç, metal İsa figürlerinin lehimle yapıştırıldığı o koca parçalardan biriydi. Ve bu İsa üzgün görünüyordu, ama bunun nedeni çarmıha gerilmesi değil, başının sürekli öne eğik olması dolayısıyla Sally’nin tişörtünden içeri bakmak zorunda kalmasıydı. (syf: 61)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder