14 Şubat 2012 Salı

 “BAZEN KENDİMİ VAMPİR GİBİ HİSSEDİYORUM!”
Grange ı sever misiniz? Kitaplarını okumak, o merak duygusunu yaşamak… Katil ve yaptıkları.. İnsan okurken bir yandan tiksinir, kitabı elinden bırakmak ister; diğer yandan ise merak eder ve daha da hızlı okur. Ne mutlu ki katil muhakkak bulunur, bazen birkaç kitap sürer yakalanması ama bulunur nihayetinde. İnsan da bir katilin daha yakalanması ile birlikte mutlu mesut kitabı bir kenara koyar. Bazen bu katiller o kadar acımasızdır ki insan okurken ürperir ama sonra kendini rahatlatır; nasılsa kitap bu, böyle bir şey gerçek değil ki, diyerekten… Tess Gerritsen’in katilleri çoğunlukla sıradan insanlardır. Chattam’ınkiler güçlü, kuvvetli ve yakışıklı… Keza Grange’in katilleri de öyle.. Ama benim en aklımda kalan katil “Kanlı Kartal”daki Vitrenko’ydu.. Üstelik yakalanmamayı da başardı. Yakışıklı, karizmatik, kadınların hemen dikkatini çeken bir adam.. Bir kadın ajan av gibi görünerek yaklaşmıştı avcımıza falan… O kitapta değil ama sonunda Vitrenko da yakalandı. “ Seri katillerin yakalanmasının sebebi alışkanlık. Bir işi ilk kez yaptığınızda çok dikkat edersiniz. Her şeyin düzgün olmasını istersiniz. Ama 20. kez yaparken o kadar da önemsemezsiniz.” İşte Vitrenko da bu hataya düştü bütün kitaplarda olduğu gibi. Bu tespiti yapan kişi, ki tespitin doğruluğu hemen hemen kanıtlanmıştır, de aynı sebepten yakalandı. Dikkatsiz davrandı. Hem bütün bu kitaplara da ilham verdi desek kimsenin itirazı olmaz herhalde. Çünkü oldukça yakışıklı, zeki, esprili, kibar ve iyi bir eğitim almış;  kayıtlara göre 28 ama iddialara göre çok daha fazla kadını öldürmüş bir şahıs: Ted Bundy. Nitekim mahkemede sorulan,” 36 kurbanının olduğu doğru mu?” sorusuna “Bir basamak daha ekleyin.” diye cevap vermiştir. Yakışıklılığı ile birçok roman karakterine ilham verdiği kesin. Onun dışında mesela tıpkı Bundy gibi Buffola Bill de (Kuzuların Sessizliği) kadınlara kolunda bir yara ya da sakatlık varmış gibi yaklaşır. Masumca yardım ister. Ayrıca Bundy hapisteyken FBI ile işbirliği yapmıştır, tıpkı yazın dünyasının en prestijli katili Dr. Hannibal Lecter gibi. Bundy’i bana hatırlatan şeylerden bir diğeri de 24 Kasım’da doğmuş olmasıdır ki Türk ve öğretmenler olmayanlar için çok da anlamlı bir şey değil tabii ki. Diğer bütün seri katiller de olduğu gibi şiddete eğimli bir çocukmuş Bundy ama hangi çocuk şiddetten uzaktır ki… Hemen hemen bütün çocuklar kendinden güçsüz olan şeylere acı çektirme eğilimindedir fikrimce. Biraz masumiyet biraz da meraktan kaynaklanan bu durum ilerde bazılarının (Bundy de olduğu gibi) aleyhine dönebiliyor yoksa bizim mahalledeki bütün çocuklar da şiddete eğilimliydi. Özellikle hayvanlara azıcık şiddet uyguladıklarına şahit olmuşluğum var ama şükür ki hiçbiri katil olmadı.  Üstelik Bundy iyi bir öğrenciymiş ve kilisede de çalışıyormuş. Ama azıcık (adamı kayırıyor muyum ne yapıyorum, ne azı) ileri seviyede asosyalmiş, yoksa İnsanların neden birbirleriyle arkadaş olmak istediğini bilmiyorum, bir insanı diğeri için çekici kılan şey nedir bilmiyorum, sosyal etkileşimi ne sağlar bilmiyorum." demezdi herhalde. Lise yıllarında röntgencilik, hırsızlık gibi ufak tefek suçlar işleyen Bundy, zamanla yakışıklı bir adam diye tanınmaya başlar. İntihar Kriz Merkezinde gönüllü olarak çalışmaya başlar, aynı zamanda Cumhuriyetçi parti için de çalışır. 3 yaşında bir çocuğu gölde boğulmaktan kurtarır, hatta Seattle polisi bu yüzden kendisine övgü belgesi bile verir. Yale üniversitesinden mezun olur ve avukatlık eğitimi almaya başlar. Tezini de seri katiller üzerine yazacaktır. Ama burada bir soru işareti var, şöyle ki zaten seri katil tanımı ilk defa Bundy için kullanılmıştır, e zaten daha önce olmayan; kendisiyle birlikte oluşan ve adlandırılan bir şeyi nasıl yazabilir ki! Herhalde katillerle ilgili bir tezdi, fakat “seri katil” adını öyle bir yere koydurdu ki Bundy, dönemine ayrı bir pencereden bakmayı olanaksızlaştırdı.
Çocukken hayvanlara yapılan işkenceler, şiddet eğilimi, abla sandığı kişinin annesi olduğunu öğrenmesi, babasız büyümesi ve saire. Mutlaka bir kırılma noktası olması gerekir aslında ve bence ve hatta birçok kişiye göre Bundy’nin Stephanie’ye aşık olması hayatının dönüm noktasıdır denebilir. Stephanie iyi bir ailenin Bundy’nin rüyalarını süsleyen kızıydı. Bundy’nin bir kadında aradığı her şey Stephanie de fazlasıyla mevcuttu. Stephanie her anlamda Bundy’nin ilk aşkıydı. Fakat ne yazık ki o Bundy’e aynı tutkuyla aşık değildi. Bundy onunla evlenme hayalleri kurarken Bundy’den ayrıldı. Darmaduman olan Ted mektuplarla ilişkiyi sürdürmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Her şeyden soğudu, hiçbir şeye ilgi göstermiyordu. Bu dibe vuruşun ardından yükseliş başladı tabii ki. Yarım bıraktığı üniversiteye geri döndü, hem de psikoloji alanında. Sürekli şeref listesine giriyordu. Bütün hocaları ondan memnundu. Oldukça parlak bir genç olmuştu. Cumhuriyetçi parti onuruna yapılan California ziyaretinde büyük aşkı Stephanie ile karşılaştı ve eski aşkı depreşti. Sonbahar ve kış aylarını birlikte geçirdiler ve evlilikten söz etmeye başladılar. Evliliğe karar verdikten bir süre sonra tekrar ayrılık gündeme geldi fakat bu sefer ayrılan Ted olmuştu. Belki eski duyguları tekrar ve aynı şiddette yaşayamadı, belki bu şekilde intikam aldığını düşündü. Sebep ne olursa olsun Ted’in hayatını şekillendiren bir aşktı bu, bütün kurbanlarını Stephanie’ye benzeyen kadınlardan seçiyordu; siyah saçlı, saçlarını ortadan ayıran genç, beyaz, güzel kadınlar…

İlk cinayetini 27 yaşındayken işledi. 18 yaşındaki Joni Lenz’in bodrum katındaki yatak odasına girdi, pencereyi açık bırakmanın olumsuz tarafları işte. Joni’yi levye ile ağır biçimde dövdü ve çelik değnekle cinsel saldırıda bulundu. Joni ölmedi ama kalıcı beyin hasarı oluştu. İlk cinayet dedik fakat bu kayıtlara geçen ilk cinayet. Kayıtlara geçmeyen tahminlere göre ise ilk cinayeti 15 yaşındayken 8 yaşındaki bir kızı öldürmesiydi. Polis kılığında yaklaştığı bir kızın durumundan şüphelenmesi üzerine yakayı ele verdi. Ama çabuk kurtuldu. Kütüphaneden kaçtı. Fakat atlarken ayak bileklerini incittiği için fazla kaçamadı ve bir hafta sonra tekrara yakalandı. Azimli katilimiz yine kaçmayı başardı. Bu arada kaçarken tıpkı Hannibal Lecter gibi öldürmeye devam ettiğini belirtelim.  Daha doğrusu Hannibal aynı Ted gibi öldürüyordu kaçarken, işte yine bir esin. Bu sefer çalıntı araba ile yakalandığında artık bu sonun başlangıcıydı, idamı beklediği on sene boyunca bir daha kaçamadı. Suçlarının kanıtı olarak en somut delil kurbanlarda bıraktığı diş izleriydi. Bu yüzden dişlerini kırmayı bile denemiştir ama başarılı olamamıştır. Duruşma sırasında birçok kadın hayranından mektuplar aldı ve hatta evlenmek isteyenler dahi oldu. Hapisteyken evlenmesi ayrı bir konu zaten. O kadar sempatik bir adamdı ki yargıcın bile sempatisini kazanmıştı. İddiaya göre bazı kurbanlarını evinde pişirdiği için çevreye kötü kokular yayılıyordu ama komşuları bu genci o kadar çok seviyorlardı ki şikâyetçi olmamışlardı, çünkü çok sıcakkanlı, kibar bir beyefendiydi. Cinayet işlemesi söz konusu bile değildi.
İdam kararını açıklayan yargıcın sözleri "İdamınıza karar verilmiştir, ölene kadar vücudunuza mevcut sistemle elektrik verilecektir. Genç adam, kendinize iyi bakın. Bunu samimi olarak söylüyorum, kendinize iyi bakın. Şu anda yaşadığımız gibi, bu mahkeme salonunda insanlığın tamamiyle heba edildiğine tanık olmak bu salondakiler için trajedidir. Zeki, genç bir adamsınız. İyi bir avukat olabilirdiniz, arkamda çalıştığınızı görmek beni mutlu ederdi, fakat ortak, yanlış yoldan gittiniz. Kendinize iyi bakın. Size karşı düşmanlık beslemiyorum, bunu bilmenizi isterim. Kendinize iyi bakın." şeklindedir.
Avukatına yazdığı son mektupta Bundy’nin son sözleri ise şöyle olmuştur: "Dikkatli ol. Dışarıda bir sürü kaçık var. Barış, Ted."

23 Ocak 1989’da elektrikli sandalyedeki son sözleri de "Aileme ve arkadaşlarıma sevgilerimi iletmenizi istiyorum.” şeklindedir. Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum, diyen katil birçok genç kızın ölümüne hükmetmiştir, bunların bedelini de canıyla ödemiştir fakat yaptığı işkenceler düşünüldüğünde ölümün bile yetersiz kaldığını düşünmekteyim.

1 yorum:

  1. ilginç bir yazı olmuş konuda şaşırtıcı sayın yazarım

    YanıtlaSil