10 Nisan 2018 Salı

LEYLA VE MECNUN, DİZİ OLANINDAN DEĞİL KİTAP OLANINDAN..

Kadınlar arasında her şeyin günü var: altın, para, hediyelik eşya ( bu bağlamda gün boyunca birbirlerine tepsi götüren bir grup tanıyorum, hatta çiçekli süslemelerden oluşan bu tepsilerin gittiği bir evde tepsideki çiçeklerin böceklendiğini ve bunun sorun olduğunu bile duymuştum , bu kulaklar neler duydu! Gerçi annemlerin yaptığı altın gününde de grubun teyzeleri, altın fiyatları yüzünden kavga etmişti; ama biz az para aldık, siz fazla aldınız vs diye.. aynı elli tl’lik benzin alma mantığıyla kardeş olan bir mantıkla başlayan bu kavganın kıvılcımı şansa bakın ki bizim evde tutuşmuş diğer evlerde alevlenerek devam etmişti ki ben diğer evlerdeki kısmı –şükürler olsun- annemden dinlemiştim!) lahmacun ya da köfte günü (inanmak güç olsa da böyle bir gün de düzenleniyor) ve saire ve saire… biz de kitapsever dostlarımla (ki kendileri iki kişiden ibaretti, son aylarda bir kişinin daha katılmasıyla dörtlendik) kitap günü düzenlemeye başladık. İki senedir çok güzel bir şekilde devam eden günümüzde her ay bir kitap okuyoruz ve o ay gün kimdeyse ona kitap hediye ediyoruz. Mart ayının kitabı da benim seçimim olan “Leyla ve Mecnun”du. Leyla ve Mecnun, Reşat Nuri’nin hikayalerinden oluşan bir kitap. Doğrusunu söylemek gerekirse hikayeler öyle pek aman aman güzel değil belki ama benim seçme sebebim zaten hikayelerin güzelliği değil Reşat Nuri’nin üslubuydu. Türk edebiyatını hatta Dünya edebiyatını düşündüğümde okumaktan en çok keyif aldığım yazarların başında geliyor Reşat Nuri Güntekin. Bütün kitaplarını okudum hatta bazılarını neredeyse ezberledim diyebilirim. Diline hayranım, anlatımı o kadar hoşuma gidiyor ki bin kitabı olsa binini de okurum ve keşke bin kitabı daha olsa derim ( o derece) Ben Reşat Nuri ile ortaokul yıllarımda Çalıkuşu ile tanıştım ve o kadar sevdim ki daha o yaşlarda sürekli onu okumaya başladım. O kadar ki, anlamını bilmediğim halde sürekli Reşat Nuri okumanın yan etkisiyle konuşurken “mütemadiyen, mamafih” falan diyordum. Anlamını bilmediğim için nerde denk gelirse söylüyordum ( evet, çok gıcık bir çocukmuşum hakkaten) arkadaşlarım da bu kelimelerin anlamlarını bilmediği için saçma sapan yerlerde kullanmama bir şey demiyor ama yeri geldikçe “Kelime dağarcığı çok geniş!” diyorlardı. Kitaplarında yabancı kelimeler fazla olmasına rağmen anlatımını o kadar da etkilemediğini düşünüyorum. Mesela yazın Aşk-ı Memnu’yu okumaya kalktım ve ne yazık ki “kelime dağarcığım” o kadar geniş olmasına rağmen hiçbir şey anlamadım. Reşat Nuri de bu durum yok bence. Ayrıca hikayeleri de eğlenceli, şaşırtıcı ve insana güzel vakit geçirtiyor. Herkesin Leyla ve Mecnun değilse bile bir Reşat Nuri kitabı okumasını dileyerek ve tavsiye ederek yazımı sonlandırıyorum. Herkese iyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder